“Yardım edip edemeyeceğimi görmek için mülteci kampını ziyaret ettiğim günü hatırlıyorum. Bir çadırda tek başına iki küçük çocuk buldum, anneleri ve erkek kardeşi işe gitmişti. İyi olup olmadıklarını sorduğumda aç olduklarını söylediler; bu yüzden biraz yemek aldım, beraber yedik ve oyunlar oynadık. O andan sonra çadırın her yerinde mutluluk vardı. Başkalarına verdiğiniz sevgi ve şefkat size mutlaka geri yansır ve tıpkı pencereden içeri sızıp yüzünüzü okşayan güneş ışığı gibi hissettirir. ”

Salih Hartavioğlu, Mühendislik Fakültesi, Harran Üniversitesi

“İki çocukla ilgili hikaye, beni lise günlerimden birine götürdü. Ailem zor bir dönemden geçiyordu ve çoğu zaman hiç paramız yoktu. Bir gün okuldan eve aç geldim ve buzdolabında hiçbir şey bulamadım. Evde de kimse yoktu. Annemin eve gelmesini ve sonunda bir şeyler yiyebilmeyi beklemem sonsuza dek sürecekmiş gibi hissettim. Bu hikayedeki iki çocuğun nasıl hissettiğini çok iyi biliyorum. Ne kadar farklı olduğumuzu düşünürsek düşünelim, ortak noktamız olan çok şey var.”

Leyla Yazgı, İktisat Mezunu